5 Haziran 2013 Çarşamba

Aslında laf kalabalığı, bugün Miraç Kandili, git iki dua oku bence daha faydalı olur.

Uzun uzadıya tartışmak,fazla laf kalabalığı, insanı sonunda hep yanıltır. Yine öyle de oldu sanki genel duruma göz atınca.

Ne kadar çok konuşursan o kadar çok yanılırsın derler ya, ha işte ondan.

İnsanlar gerçek yüzlerini çok tuhaf zamanlarda gösterirlermiş, mesela en sıkı sıkıya sarılmamız gereken zamanda.

-Duuur, sen benden farklısın, sen şucusun, sen bucusuuunn!!!
-Ama ben senin gibi düşünüyorum, bence de onlar tükaka.
-Aaaa, öyle mi, ay sen ne sevimli şeysin, seni daha bir sevdim yaa, gel gel yanımıza gel. Heeeeyyy ahali bakıııınn, o buculardan ama bize destek oluyor gördünüz müüüü? Herkes görsün, hemen RT edin bunu! İşte biz herkese hitap ediyoruuuzzz.
-Ama hepiniz haklı değilsiniz, bu yaptığınızın bir kısmı doğru bir kısmı yanlış.
-Neeeee?? Senin beynin yok mu, koyun musun sen? Ama bak bize bunlar bunlar yapıldı. Hala savunuyor musun bir de?
-Hayır savunmuyorum gerçekten, ama bu şekilde olmamalı, her yaptığınız doğru değil demiyorum, bazı yanlışlar var diyorum, kimin olursa olsun eleştirilmeli diyorum. Kim olursa olsun, suçlular cezalarını bulsun istiyorum.
-Tamam işte biz de suçluların cezasını bulmasını istiyoruz.
-Ama ben sizden suçlu olanların da cezalarını bulmasını istiyorum.
-Hala bize şuçlu mu diyorsun sen? Biz neler yapıyoruz bu halk için, bak ne eziyetler çekiyoruz, nankör!
-Ya ben bu kadar eziyeti çekin istemiyorum ki, amaaa eziyet edin de istemiyorum. Yakılıp yıkılan bankalar, dersaneler, ölen gencecik çocuk, edilen küfürler, hakaretler, yaralanan onca insan, kırıp dökülen onca iş yeri ne olacak, bu kadar kin, öfke, şiddet niye?
-Ama polis bana bunu bunu yaptı.
-Evet doğru, cezasını adalet karşısında vermeli, emri veren de emri yerine getiren de. Ama senin şuanda ondan ne farkın var?
-Sus şucu zihniyeti! Farkım ben özgürlüğüm için savaşıyorum.
-Kendi polisine karşı mı? PKK da kendi polisine karşı savaştı, ne için, e o da özgürlüğü için, ama biz ona terörist diyoruz.
-Bir de bize terörist mi diyorsun sen, biiiiiiipp!
-Hayır, demiyorum, sinirlenme, küfretme hemen! Senin iyi niyetini ve samimiyetini, Başbakanın bazı konularda ders alması gerektiğini, şişen egosunun farkına varması gerektiğini ben de savunuyorum. Ama ben biraz düşün istiyorum ya, biraz aklet istiyorum. Anlamaya çalış, senden farklı düşüneni de anlamaya çalış diyorum.
-Seni anlamıyor muyuz?
-Hayır, anlamıyorsunuz. Tutturmuşun bir hükümet istifa. Hem hükümet istifa etse nolucak, afedersin de ortada mal gibi kalmayacak mıyız? Mesele istifa etmesi değil, mesele derdimizi anlaması, yanlışını farketmesi değil midir? Hükümeti biz ya darbeyle deviririz, ya seçimle. Sen bu kadar yıkıp dökmeseydin, ne şehrimi ne de duygularımı, benim gözümde bir kahraman olucaktın, ben örnek alıcaktım, etkilenecektim. Gururlanacaktım.
-Ama hala samimi olan insan çoğunluğu fazla.
-Ama bir o kadar da kötü niyetlisi.
-Kötü niyetlisi derken?
-Yalnızca provakatörü değil. Yıllarca bizi bir gıdım desteklememiş olan dış basının aferin, diren gençlik, savaş gençlik, dayan gençlik, indir gençlik diye bağırırken arkandan nasıl güldüklerini gör istiyorum. Beni de anla istiyorum. İçinizde benim düşüncemi savumayı bırak, beni görmeye tahammül edemeyenlerin olduğunu gör istiyorum. Sırtımı dayamaktan niye çekindiğimi gör istiyorum. Beni ilk önce nasıl dışladıklarını, sonra aaa bakın aramızda bunlar da var diye insanları çekmek adına beni yanlarına aldıklarını ve güç ellerine geçince de yüzüme bakmadıklarını gör istiyorum. Bu insanlar aranızda tonla varken ben nasıl olur da size güvenip sizle hareket ederim?

Ki bu insanlar bizim fikirlerimize saygı duyulmuyor diye çıktılar yola. E ben senin gibi düşünmediğime dair bir ifadede bulununca niye sen saygı duyamayıp da pusuda bekler gibi atlıyorsun ordan? Sen bu kadar tahammül edemezken, ben nasıl inanayım senin samimiyetine.

Yıllarca duydum şu lafı, güya beni anladığını iddia edenlerin dillerinden düşürmediği, benim babannem de kapalıydı, bak 3. kuşaktan bilmem nem de kapalı, ama.... diye devam eden sözde beni anlayan cümlelerden o kadar sıkıldım ki.

Sen zannediyor musun ki, herkes senin gibi. Benim kimliğimin, varlığımın parçası olan başörtüsü nelere alet edildi haberin var mı? Var deme, içinde olmadan ne kadarını bilebilirsin?

Sen dersin ki şimdi konumuz bu değil. Doğrudur belki ama şu ülkede ne olsa, bir kenardan başörtü meselesi hortluyor. Yani bu kadar kin nefret niye, ben ne yaptım ki? Neyime tahammül edemiyorlar?

Anladın mı şimdi,baskı ne demek, özgürlüğün kısıtlanması ne demek ben iyi bilirim. Aslında seni en iyi ben anlarım. Ama sen beni gerçekten kucaklamadıkça, farklı fikirlerimle veya farklı görüşlerimle, görünüşümle kucaklamadıkça, benim özgürlüğümü de savunmadıkça veya dikkate almadıkça, sana nasıl yardımcı olabilirim ki?

Sen diyorsun ki o öyle değil, e femin yakılması ki içinde öğrencilerle, körfezin cam çerçevesinin indirilmesi, bank asyanın talan edilmesi ne demek? Dindar olana duyulan nefret değildir de nedir?

Sana tam haklısın, yürü be kardeşim diyecekken, sen neden beni yerle bir eden bir yorum yaparsın ya da bir eylemde bulunursun ki? O Tayyip'e oy verenleri bilmem napim. Nedir bu? Evet evet, bunu diyen benim samimiyetine inandığım, sırf o gibi arkadaşlarım var diye samimi olduğuna hakikaten inanıp direnişe destek verdiğim insan.

E ben de verdim ona oy. Nolucak şimdi. Bana da mı geldi o küfür. Yazık değil mi arkadaşlığımıza. Halk getirdi bu partiyi, evelallah göndermesini de bilir de biz yine senle başbaşa kalıcaz herkes gidince.

Yazık değil mi arkadaşlığımıza. Yazık değil mi sorarım sana. Ben salak değilim. Kömür felan almadım ki artık kömür de kalmadı hani. Doğal gaz çoğu ev. Her neyse, ben eczacılıkta okuyan, gayet bilinçli olmaya çalışan, Elhadülillah, oldukça da sosyal bir üniversite öğrencisiyim. Senin de yıllardır tanıdığın, benden sana zarar gelmeyeceğini bildiğin, senin sıkıntılarınla dertlenen, seni hakkaten seven ve farklı düşündüğünü bile bile olduğun gibi kabul eden arkadaşınım. Ve biz bu şekilde küfür yiyen hakarete uğrayan milyonlar arkadaşız. Bir sürüyüz.

Bana niye küfrediyorsun, ben de senin şimdi mücadelesini verdiğin özgürlük kısıtlamalarıma dur demek için verdim ona oyu. Aynı sebepten.

E şimdi sen bana küfredersen seni savunamam ki ben, ihanete uğramış hissetmez miyim. Hadi uzaktaki insan tamam dokunmuyor da, sen benim yakınımsın ya, dost bildiğimsin.

Ayıp değil mi yaptığın, ben sana bir şey olmasın diye ödüm patlarken.

Bana duygusal deme, eylem de insanların duygusal bir tepkisidir çünkü. Herkes herşey bittiğinde biz başbaşa kalıcaz. Ayıp etme nolur.

Bizi birbirimize düşüren başta Başbakan olmak üzere, tüm provakatörlere, onların içlerinde olduğunu bile bile hala direnişi destekleyenlere, iyi niyetli olsa bile kötü oyunlara veya içindeki kin ve nefrete bile bile alet olup alet olduğunu da bildiği halde göz yumanlara, tüm herşeye yalnızca ve yalnızca inatla kendi tarafından bakanlara, samimi direnişçileri hiçe sayıp herkesi aynı kefeye koyanlara, kişisel egolarının kişiliğinin, insanlığının, ahlakın önüne geçmesine izin veren tüm polis, idareci veya eylemcilere hakkımı helal etmiyorum!

Allah'tan akıl fikir ve adalet duygusu temenni ediyorum.
Direniş yalnızca eylemle olmaz, duayla da taçlandırmadıkça o direniş yarımdır. Çünkü tüm olasılıklara hakim olamayacağımıza göre eksikliklerimizi tamamlanması için ve enaniyetimizin, kişisel çıkarlarımızın altında ezilmemesi adına sürekli insanın kendiyle ve Allah'la muhasebe halinde olması gerekmektedir. Hele ki böyle halkı ilgilendiren konularda, çünkü en ufak bir hata tüm samimi ve masum insanların hakkına girmek demektir. En azından Allah, yanlışsak bile yanlışlığımızı farkedecek sağduyuyu verir, eğer ona hakkyıla dayanmasını bilirsek.

Şaşırdın dimi, Allah Allah ya, ben Tayyipçi de değilim direnişçi de. Nasıl olucak şimdi, küfür mü yemeliyim, destek mi görmeliyim. Bir arkadaş yazmıştı çok da hoşuma gitmişti, onun cümlesi yerinde olur şimdi, "linç edilsem yeridir" dimi..

İlgilenenlere; Miraç kandilimiz mübarek olsun. Hey samimi olanlar (her iki kesimden de) bana da dua edin bugün, Allah bana da akıl fikir versin. Amin.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder